Judo sporu, 1600’lü yıllardaki halinden, günümüzde herkes tarafından bilinen modern haline 1882 yılında Jigoro Kano tarafından getirilmiştir. Geleneksel judonun temellerini atan Kano, Japonyalı öğretmendir. Jigoro Kano jujutsuya 17 yaşındayken başladı. Edebiyat öğrenimi için gittiği üniversitede dövüş sanatı hakkında bilgi edindi. Burada Hachinosuke Fukuda’nın dövüş sanatıyla ilgili öğretilerini benimsedi. Yıllar içerisinde gönül verdiği dövüş sanatında hem başkalarından etkilendi hem de kendi stilini yansıttı. Judonun temel ilkelerini ve kurallarını geliştiren de Kano olmuştur. Dr. Jigoro Kano, 1882 yılında jujutsadan geliştirdiği judoyu hayata geçiren isimdir.
ju-jutsu’nun hikâyesi: Şimdi Judo
adı altında Dünyanın her tarafında yapılan ekzersiz, doğrusunusöylemek
gerekirse “ KODOKAN JUDO ” diye adlandırılmalıdır. Bu nedenle ilerleyen
bölümlerde “KODOKAN ” judo tarihini ana hatları ile anlatacağız. Bu günün “
KODOKAN JUDO ” su, ana evi “ JU-JUTSU ” ya dayanır. Öncekinin teknikleri
kontrol edilip, artırılıp, simgeleştirilerek ve ideal hale getirilerek
sonuncusunun teknikleri olmuştur, yani teknikler aynı kalmıştır. Böylece “
KODOKAN JUDO ” nun sanat, yöntem, uygulama, usul veya ilkeyi içeren “ JU-JUTSU
” dan yüceltilmiş olduğu söylenebilir. Öyleyse Judonun modeli ( öncüsü ) “
JUİ-JUTSU ” neydi. JU-JUTSU, YAWARA, TAİJİTSU, WAJUTSU, TORİTE, KOGUSOKU, KEMPO,
HAKUDO, KUMİUCHİ, SHUBAKU, KOZHİNEWARİ gibi bir düzine değişik isimlerle
bilinir. “ JU-JUTSU ” nun her birine has özellikleri ile diğerlerinden ayırt
edilebilen çok sayıda okulları vardır. Fakat genel olarak “ JU-JUTSU ” bir
saldırı sanatı değil, silahsız ya da bazen silahlı olarak bir rakibe karşı
kendini koruma sanatı olarak tarif edilebilir.JU-JUTSU ’ nun asıl kaynağı eski
çağ içinde kaybolmuştur. Japonya’nın tarih yazarı Hihon SHOKİ tarafından bu “
JU-JUTSU ” ile aynı olan Japon Güreşi veya “SUMO” nun başlangıcı olarak birkaç tarihçi
tarafından kabul edilmektedir. Her ne kadar söylenen “CHİKARA-KURABE ” nin “
SUMO ” ve “ JU-JUTSU ” nun diğer yönleriyle bir ilişki doğurup doğurmadığı
tartışılabilirse de, bu çok eskiden “SUMO” hem de “JU-JUTSU” nun empriyenik
dönemini gösteren önemli tarihi bir delil olarak kaydedilmiştir.
Jui-jutsu’nun gelişimi ve doğuşuna sebep olan
şartlar:
a ) Japonya’ da ateşli silahların
doğuşundan önce ok veya yay en erken zamanlardan beri savaşta kullanılmaktaydı.
Yakın dövüşte kılıçlar ve mızraklar savaşçılar tarafından kullanılmaktaydı ve
bazen çıplak elleriyle savaşmak zorundaydılar. Bu JU-JUTSU ‘nun gelişmesine
katkıda bulunan en ilerlemiş teknikler KUMİUCHİ diye adlandırılır.
b) Yüzyıllarca Japon savaşçıları bir uzun ve bir kısa kılıç taşırlardı. Bu durum kılıçları giymeyi yasaklama altında 1871 yılında yasaklandı. Bununla beraber yüksek bir kişi mevcudiyetinde uzun bir kılıç giymek zordu. Özellikle TOKUGAMA döneminde uzun kılıçlar SHOGUN mahkemesinde tabuydu. Yalnız görevde olan yüksek memurun ve alt memurların kısa kılıç giymelerine izin verilmişti. Aynı durum hapishane koruyucuları için de geçerliydi. Onların kendilerini koruma, onları öldürmeden kendi görevlerini kontrol etmek için özel bir sanata ihtiyaçları vardı.
c ) Eklemleri eğerek, ayağın topuğuyla, dize vurarak, avuç ve parmak uçları ile dirsek ile ani dönüşler ve yer değiştirmeler yaparak özel metotlar ile düşmanını silah kullanmadan alt etme şekiller çalışıldı ve geliştirildi.
d ) Meji döneminden önceki bir kaç yüzyıl içinde, feodal dönemde sınıf farklılığı, savaşçı ve halktan olanlar arasında kati olarak şiddetlendi. Halktan olanların kılıç giymeleri yasaklandı. Tabii olarak kendi kendini savunmak için halktan olanlar bu amaçla açık elle savaşmayı öğrenmek zorunda kaldılar.
JU-JUTSU’nun gelişimine sebep
olan yukarıda bahsedilen ana şartlar birbiriyle yakından bağlı olup,
birbirinden ayrılmaz. Fakat DENSHO, değişik okulların kurucuları tarafından
ortaya çıkan gizli kayıtlar ve eğitim biz ancak onların karakterlerini
algılayabiliriz. Mesela bazı DENSHO’larda dakikalık eğitimler vardı ve bununla
birlikte gösterilerle düşmanı iple nasıl bağlayıp kuşatılacağını gösteren
eğitimler vardır. Buna benzer ayrıntılar JUİ-JUTSU’nun alanı dışında olmasına rağmen,
JU-JUTSU ile ilgili daha birçok bilgi vardır. Özel okulların dokümanlarında
olduğu gibi her bir okulun gayesi şöhretlerini arttırmak ve prestijlerini
korumak için bazı el yazmaları bulundurmaktı.
Bundan başka şu da var ki eski
eserler içerisinde bazıları kopyasıdır. Bunların hakikilik dereceleri şüphelidir.
Bununla beraber bugün mevcut olan el yazmalarından ve eski eserlerden
çıkartılmış emin neticeler vardır. JUİ-JUTSU 16. yüzyılın son yarısında
sistemli bir yapıya kavuşturularak kabul edilmeye başlandı ve 17. yüzyıldan
19.yüzyılın başlarına doğru çeşitli okullar kuruldu.
JUİ-JUTSU’ nun Temel prensipleri
çeşitli okulların talimatlarında belirtilmiştir. Yani öğretmenleri yumuşaklık,
uysallık ve güçtür. Derebeylik çağlarında cengâver savaşçılar ( İNELL’ ) olan
HWANG SHİNKAN, ödülleri aynı zamanda Çin stratejisi tarafından seçilen strateji
üzerinde yazılmış ünlü kitaplarda görülebilir. Bu fikirler üzerinde ısrarla
durdular ve bunları kendilerine esas kabul ettiler.
Onlarda CHANGE’ nün kitabı
Yİ-KİNG veya yumuşaklık veya mukavemet hususunda uzun uzadı ya etraflıca
izahatta bulunan LAO-TSZE’ nin kitabında izah edilen Çin psikolojisinin
yankılarını taşırlar. KODOKAN JUDO’ nun ruhuyla iç içe olan cesaret, sevgi,
anlayış ve bunun gibi bir dizi halinde parçalar BUSHİDO’ nun fikrinde de
vardır. Fakat bazı parçaların ayrımına rağmen bazı orijinal düşünceler vardır.
KOKUSHOJİNİN dokümanlarına göre
tahminen 1644-48 veya 1627 yıllarında JU-JUTSUNU’ nun Chen Yuan PING isimli bir
Çinli tarafından Japonya ya orijinal olarak getirilmiş ve JUİ-JUTSU kitabesine
bir kelime ilave edilmiştir. Her ne kadar bu böyle ise de fazla miktardaki
deliller bunun aksini is bat eder. Mesela yukarıda belirtilen tarihlerden ileri
ki yıllarda muvaffak olan HİTOTSUBASHİ JOKAN veya SEKİGUCHİ-JUSHİN gibi Japon
ustalarının güvenilir, emniyet edilir dokümanları vardır. JU-JUTSU’nun gerçek
tanıtımları YÜKİSENJE – MENOPOTARİK – UYANİGURA ve eski JU-JUTSU DENSH gibi
dokümanlarda vardır.
Aslında Chen -Yuan-PING
Japonya’ya Çin boksu KEMPO’yu tanıtmıştır. Yinede JU-JUTSU üzerinde KEMPO’nun
biraz tesiri olduğu az çok fark edilir. Kodokan judonun gelişimi: Kodokan
Judonun başlangıcını incelemek için, o dönemin sosyal durumuna bakmak gerekir.
Kodokan Judonun kurucusu Prof. . Jigoro KANO Kobe kenarındaki Mikaga
Kasabasında 1869’da doğmuştur.1881 yılında ailesi ile beraber Tokyo’ya hareket
etmiştir.
Tokyo’da bulunan KODOKAN JUDO Merkezi
Bu yıllarda Japonya’ya politik,
kültürel ve birçok alanda değişikliklere şahit olmuştu. Tokugawa Shogun da
parçalanmış ve imparatorluk kanunları 1868’de tekrar ortaya çıkmaya
başlamıştır. Memleketteki feodal sistemin çökmesi ile skinin tüm kültür ve
ananevi olayları tekrar dalgalanmaya başlamıştı. Bu zamanda Avrupa’da ve
Amerika’da feodal bir sistem hâkimdi. Mesela: “NOH DRAMA “ memleketin ananevi
bir hikâyesi, aniden kralların ve derebeyliklerin çökmesine sebep oldu ki bu
adamlar arazilerini ve yetkilerini kaybettiler. Bu hikâyede bahsedilen “ NOH “
kapıdan kapıya, dilden dile dolaşmaya başladı ( Bir Halk Mesajı olarak) 1871
yılında kılıçlı hayat yasaklandı, kılıçlı giyimi yasak laması ile eski savaş
sanatları gerilemeye başladı, buna JU-UTSU da dâhildi. O devirler JUİ-JUTSU’nun
birçok okul ve çeşitleri vardı ve ülke boyunca bütün bölge ve şehirlere girmiş
durumdaydı. Şimdi dahi kıyı kesimlerinde bu okulların yıkımlarını görmek
mümkündür.
Jigaro KANO bu gerileyen sanatlar
için niçin ve nasıl ilgilendi?
Bu esnada Kano Tokyo Emperial
Üniversitesinde ve 18 yaşındaydı. Güçlü fiziği olmayan bu centilmen, gururlu ve
mütevazı bir yapıya sahipti. Bütün alanlarda fiziki ve zihni olarak kuvvetli ve
güçlü olmak arzusundaydı. JU-JUTSU hakkında küçük bir adamın bir her külü dahi
yenebileceği fikrini duyduğu vakit, zihninde hemen bu sporu öğrenmek arzusu
oluştu. Bununla birlikte o zaman ki sosyal şartlarda uygun bir öğretmen bulmak
zordu. Sonunda Teinesuke YAGİ diye biriyle karşılaştı, bu eğitmen KANO’ya
JU-JUTSU’nun temelini öğretti. Daha sonra Tenshin Shinyo okulunda Hachinesuke
FUKUDA ve Masatomo İSO ile beraber çalıştı. Bu zaman zarfında bu iki okulun
sistemini kavradı. 1882 yılında kendi okulunu kurdu ve ismine KODOKAN dedi. Bu
okulda kendi egzersizlerini öğretmeye başladı. Bu sıralarda 23 yaşında idi ve
Gakushuin okulunda yani asilzadeler okulunda idi. Bu okul onu tatmin etmiyordu,
onun karakteri enerji dolu idi ve kendi egzersizini düzeltmek için yeni okullar
araştırdı. Bu araştırmalar esnasında Densholar da ki çalışmalarında ve ünlü
okulları ziyaretinde önemli bilgiler elde etti. Sonra da KANO şimdiye kadar
JU-JUTSU alanında bilinmeyen JU-JUTSU’ dan JUDO’ ya kadar ki süreç KANO
tarafından 1898 yılındaki derslerinde talebelerine anlattı (ders olarak
verildi.) KANO, JU-JUTSU çalışırken bunun ona enteresan gelmediğini söyler,
bundan dolayı çok etkilendiğini bildirir. Fakat KANO onu düzeltmek ve ona bazı
açılar kazandırmak gerektiğine inanıyordu. Çünkü bu eski sitil
geliştirilmemişti ve tasarlanmamıştı ( beden eğitimi ve ahlaksal, zihinsel
çalışma için ) JUİ-JUTSU sadece kazanmaya yönelir bir oyundu tesadüfü şeyler ve
şekilsel yararlar vardı. Yani zihinsel ve kültürel, ahlaki değerlerden
yoksundu. Diğer taraftan bilinir ki JUİ-JUTSU okullarında herkes JUİ-JUTSU
bilgisine ve etkisine sahipti.KANO , JUİ-JUTSU’ ya başladığında JUİ-JUTSU’ nun
müdafaaya yönelik geliştirilmesini düşünüyordu. Çeşitli okullarda
öğrendiklerinin iyi noktalarını alarak ve onlara kendi icada ve değerlerini de
ekleyerek teoriyle yeni bir sistem oluşturdu. Bu sistem düşünsel ve fiziksel
çalışmak içindi. KANO yarışma sporları için en iyi olan sporu oluşturdu ve ona
KODOKAN JUDO dedi. KANO şöyle der; Niçin JUİ-JUTSU yerine JUDO dedim? ve
açıklar çünkü ben basitçe JUİ-JUTSU öğretmedim, şüphesiz JUİ-JUTSU öğrettim
fakat o “ DO “ ya dayalıydı ki bu özel dertlerden kurtulma iyi karakter ve
şahsiyet bulmak için bir yol, bir prensipti. Bu günlerde halk JUİ-JUTSU’ ya
JUDO diyor. Fakat ben JUDO’ mu öğretmeye başlamadan önce bu terim (JİKİSHİN )
okulu tarafından kullanılıyordu. Diğer okullar arasında bu terim çok az
kullanıldı. Bu az kullanılan terimi seçmemin amacı, kendi okulumu diğer
JUİ-JUTSU okullarından ayırmamdı. Bu ismi tamamen adapta etmemin nedeni şudur.
Öğrettiğim KODOKAN JUDO eski JUİ-JUTSU ile mukayese edilmiştir. Daha geniş
amaçla ve farklı tekniklerle kullanılmıştır. Bundan dolayı ona yeni bir isim
vermek mecburiyetinde kaldım. Fakat bütün bunlardan sonra genellikle bütün
öğrendiklerim eski hocalarıma dayalı olduğu için ona tamamen yeni bir isim
vermekten kaçındım. JU-JUTSU teriminden kaçınmamın iki nedeni vardı. Bunlardan
bir tanesi JU-JUTSU okullarında şiddete hoşgörü vardı, atma kol ve bacak
çevirmelerinde tehlikeli teknikler vardı. Bu görünen nedenlerden dolayı birçok
kişi JU-JUTSU’ nun zararlı olduğuna inanıyordu. Bir egzersiz esnasında denetim
yetersizdi. Hocalar ve eğiticiler talebeleri zevkle fırlatıyorlardı. JU-JUTSU
genç insanların kavgası olarak görülüyordu, yani hakir görülüyordu. JUDO’ nun
tehlikeli bir spor olmadığını göstermek istedim. Kişiler gereksiz yere
sakatlanmayacaklardı. Bütün bunlar dan dolayı JU-JUTSU bazı kişiler tarafından
tamimiyle farklı, olarak görülmeğe başlandı. İkinci neden ben JUDO’ yu
öğretmeye başladığım zaman JU-JUTSU itibarsız ve kötü şöhrete düşmüştü,
JU-JUTSU’ nun üst kademesindeki hocalar JU-JUTSU’ yu çıkarları için kullanmaya
başlamıştı. Bu kötü istenmeyen nedenler beni JUİ-JUTSU teriminden sakınmamı
gerektirdi. Onun yerine JUDO terimini kabul ettim. O zamanlar Jikishin okulu da
JUDO terimini kullanıyordu, ben JUDO terimini bu okuldan ayırt etmek için
KODOKAN JUDO dedim, bu ondan biraz daha uzundu.
KODOKAN JUDO’ nun başlangıcının
ana hatları Prof.Jigoro KANO JUDO’ yu ilk kurduğu zaman onun dojo, egzersiz
salonunda 12 tane minderi ( Tatami ) vardı 12 x 18 m karelik bir alan. KANO’
nun o sene sadece 9 öğrencisi vardı. Bu gün KODOKAN da binin üstünde tatami ve
öğrenci adedi kadın, erkek ve müsabık olarak mil iyonlarca adettir.
Şimdiki zamanda uluslararası JUDO
Federasyonu KANO’ nun oğlunu KODOKAN’ ın başkanı olarak kabul etmiştir. Geçmişe
baktığımız zaman kalbimiz kuvvetli duygularla dolar, Birçok hikâyeler ve sözler
KANO’ nun göğüs gerdiği güçlükler ve JUDO’ yu kurarken karşılaştığı zorluklar
karşısındaki güçlükler karşısındaki güçlü ve yapıcı kişiliğinden bahseder.
Bütün güçlüklerin üstesinden gelen KANO küçük bedenine ve gençliğine rağmen
Hızla ilerledi ve gelişme kaydetti. Bir kaç yıl geniş halk kütlesi tarafından
tanındı ve kabul edildi. Sonunda KANO bu alanda tam bir lider olarak kabul
edildi 1886. Bu zamanlarda memleketin sosyal durumu bir durgunluk içinde idi,
eski JUİ-JUTSU okulları bir gerileme içinde idi. TOKYO kentinin polis akademisi
görevlerinden dolayı hareketli eğilimlerle ilgilendi. JUİ-JUTSU’ nun yeniden
diriltilmesi için aktif faaliyetlerde bulundular. (Kendjutsu ) olarak Yeni
KODOKAN halkın eğiliminin merkezi idi, yani halkın gözünde popülerdi. Herkes
onun ilkelerini, sloganlarını ve ideallerini takdir ediyorlardı. Fakat onun
savaş alanındaki kullanımına şüphe ile bakıldı. Hatta eski JUİ-JUTSU
eğitmenleri tarafından horlandı, kötülendi ve küçümsendi. Bunlardan bir tanesi
Hikosuke TATSUKA idi ve onun çok izleyenleri vardı. Doğal olarak TATSUKA Okulu
ile KODOKAN arasında bir rekabet başladı. 1886 yılında Metropoliten polis
şefinin kontrolü altında bir turnuva düzenlendi. Bu kesin bir savaş idi,
yenilgi KODOKAN için ölüm olacaktı. Fakat bu turnuva için her okul en seçkin 15
adamını gönderdi. KODOKAN iki maç hariç bütün maçları kazandı. Bu muhteşem
zafer KODOKAN JUDO olarak JU-JUTSU okullarının üstünde bir yere geldi ve
üstünlüğünü kurdu. Sadece prensip olarak değil aynı zamanda teknik olarak ta
üstünlüğünü kabul ettirdi.
KODOKAN JUDO’ nun teknik
formülleri 1887’lerde tamamlandı. Tablo 1922’lerde mükemmel bir hale getirildi.
Bu yılda KODOKAN kültür toplumu ve eğitim cemiyeti kuruldu ve sosyal hareketler
başladı.
Japonya ‘nın Başkenti Tokyo ‘da
bulunan KODOKAN JUDO MERKEZİ
Türkiyede Judo
Judo sporu 1964 yılında önce
Güreş Federasyonu’na bağlandı, 1966 yılında ise bağımsız bir federasyon oldu.
Judo Federasyonu’nun kurulmasının ilk başkanlığına da Hakkı Isıgöllü’nün
atanmasının ardından 1967’de ilk Türkiye Şampiyonası düzenlendi.1969-1979 yılları
arasında Judo ve Tekvando, 1980-1990 arasında ise Judo ve Karate Federasyonu
olarak faaliyetlerini yürüten federasyon, 1990 yılından itibaren Judo
Federasyonu adı altında hizmet verdi. Cihat Uskan bu federasyonların başkanı
oldu.
1968 yılında Fransiz Michel
Novovitch’in Türkiye’ye antrenör olarak gelmesiyle modern judo başladı. 1969
yılında Japon Kültür Derneği’nin girişimiyle Vaseda Üniversitesi’nden Yoşimura
ülkemize gelerek, KODOKAN stilinin gelişmesine yardımcı oldu. 1968 li yılların
başında Federasyon Başkanı Cihat Uskan yönetiminde Türkiyedeki ilk Judo Temel
teknikleri Namık Ekin ve milli takım elemanları ve Tercüman Gazetesi yazarı
Kaya Muzaffer Ilıcak ile hazırlandı. Bu arada İstanbul başta olmak üzere bir
çok ilde Judo Kulüpleri açılmaya başlandı.Judo’nun duayenlerinden Ahmet Berkol
Ökten,İstanbul Kadıköy’de ilk Judo salonunu (Dojo Samurai) açtı.
Akabinde Feridun Yenisey İstanbul
Üniversitesi bünyesinde(Mediko-Sosyal), Mehmet Emin Sebik Beylerbeyi’nde,Namık
Ekin Fındıkzade(Dojo Bushido),İbrahim Çabıtkan Karagümrük’de(Altınay Güreş
Kulubü),Gündüz Atik ise Beyoğlu yakasında,Taksim-Şişli Spor Kulübü
Salonunda(Dojo Kenji Kai) Judo öğretilerini başlattılar.Gündüz Atik ve Gürbüz
Tansever,Sultanahmet Amerikan Dersanesi(YMCA) ve ilk kez Trakya Bölgesinde
(Gündüz Atik-Ömer Erol-Gürbüz Tansever)Kumburgaz ve Silivri (Parkköy) de,Süheyl
Yeşilnur ve Cüneyt Yeşilnur kardeşler ise Fatih de başlattıkları Judo
çalışmaları ile Türk Judo’sunun yayılımına büyük katkıda bulunmuşlardır.
Judonun gelişmesinde ki en etkenlerden
biri olan Judo Posterleri federasyon tarafından hazırlanarak tüm yurda
dağıtılmıştır.
27/28 Mart 1970 tarihlerinde
Avusturya’nın Linz Kentinde yapılan Leonding Turnuvasına katılmak için
oluşturulan ilk Milli Takımda aşağıdaki sporcular yer almıştır.
63 kg Yakup ÖZTÜRK – Natık CANCA
70 kg Mahmut GÜL – Savaş İYİDOĞAN
80 kg İbrahim ÖZTEK – Feridun
YENİSEY
93 kg Metin Altınzincir – Hakkı
KOŞAR
Araştıran: Fatih GÜNEY
Yorum Gönder
Yorumlarınız için teşekkür ederiz. Olumlu ya da olumsuz yorumlarınız bloğumuzun gelişimine yardımcı olmakta olup yorum yapmaktan çekinmeyiniz. :)